Dövme Sanat mıdır?

Dövme Sanat mıdır?

Dövme Dünyası olarak dövme tutkunları için nitelikli içerikler üretmeye ve öne çıkarmaya devam ediyoruz. Mehmet Serhan Tezgeç tarafından hazırlanan iletişim yüksek lisans tezinden alıntıladığımız "Kadın Kimliğinin Dövme Aracılığıyla Dışavurumu" başlıklı bölümünün yarattığı ilgi üzerine yine Mehmet Serhan Tezgeç tarafından hazırlanan iletişim yüksek lisans tezinden "Dövmeler ve Sanat" başlıklı bölümü okumanıza sunuyoruz. 
İşte Mehmet Serhan Tezgeç tarafından Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi yüksek lisans bitirme tezi olarak hazırlanan bilimsel çalışmadan alıntıladığımız "Dövmeler ve Sanat" başlıklı bölüm:
Dövmelerin birer sanat eseri olarak ya da bir başka deyişle sanatın bir alt dalı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine dair yürütülen tartışmanın temelini dövmelerin dekoratif amaçlarla yaygınlıkla tercih edilmesi atmıştır. Beden süslemeleri ve beden modifikasyonları altında kategorize edilen dövmeler, klasik sanat eserlerinden farklı bir konumda bulunsa da hem dövmecilerin kendilerini “dövme sanatçısı” olarak konumlandırması, hem de değişen müşteri profilinin dövmelerin estetik yanına çok daha fazla önem veriyor oluşu ile sanat ile temasa geçmiştir. Sanders ve Vail’e göre, dövmeler ile vücutta değişiklik yapmanın amacı ister doğaüstü güçlerden korunmak, ister cesur görünmek, isterse bir gruba aidiyeti simgelemek olsun, tüm vücut modifikasyonları dekoratif bir amaca hizmet eder. Vücuttaki bu değişim, bireyin ya da ait olunan grubun estetik anlayışı ile paralellik gösterir ve bireyi tatmin eder. Fisher tarafından da dövmelerin bu yanına dikkat çekilmiştir. Buna göre; dövmelerin bir diğer işlevi de dekoratif olmalarıdır. Dövmeler vasıtası ile bireyler bedenlerini kalıcı olarak süsleme yoluna gidebilirler.
Beden ve estetik kaygı bağlamında ele alındıklarında dövmelerin ait bulundukları beden ile kurdukları ilişki de önem kazanmaktadır. Kuwahara tarafından ortaya atıldığı üzere, dövmeler üzerine yapılacak estetik değerlendirmeler şu üç aşamada şekillenmektedir;
1) Dövme yapılan bedenin çekici olup olmayışı
2) Kullanılan dizaynın, motifin veya stilin çekici olup olmayışı
3) Çizim, doldurma, renklendirme ve gölgelendirme gibi teknik boyut ile alakalı kısımların çekici olup olmayışı
Dövmeleri yaygın sanat akımlarının perspektifinden değerlendirerek birer sanat eseri olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine dair bir çıkarım yapılması gerektiğinde dikkate alınması gereken üç adet yaklaşım bulunmaktadır:
Sanat Dünyası Teorisi: Bu teoriye göre, sanat eserleri sanat dünyası ve temsilcileri tarafından değerlendirilmeli ve bu değerlendirme sonucunda eser kabul görmeli ya da reddedilmelidir. Dövmelere ait bir müze San Francisco’da yer alıyor olsa da, dövmelerin klasik sanat eserleri kadar onaylanmadığı da bir gerçektir.
Biçimcilik Teorisi: Bu teoriye göre bir şeyin sanat eseri olup olmadığına karar verebilmek için onu oluşturan parçalara ve biçimsel özelliklerine bakılmalıdır. Bu teori açısından bir dövmenin dövmeyi oluşturan unsurlar göz önüne alınarak sanat eseri sayılması ya da sayılmaması olasılık dahilindedir.
İzlenimcilik Teorisi: Bu teoriye göre, bir eseri meydana getiren parçalardan ve onların biçimsel özelliklerinden çok uyandırdıkları duygular önemlidir. Bu nedenle, bu teorinin sunduğu perspektiften bakıldığında, bir dövmeyi birey için taşıdığı manalar ve uyandırdığı duygular nedeni ile sanat eseri saymak mümkün iken, üzerinde çok düşünülmeden yapılan bir dövmeyi sanat eseri saymak mümkün olmayacaktır
Dövmelerin bir sanat eseri sayılabileceğini iddia eden bir diğer yaklaşıma göreyse dövmeler üretim süreçlerinin otantik yapısı nedeni ile bir sanat eseri olarak değer kazanmaktadır. Sweetman tarafından belirtildiği üzere; uygulamada açığa çıkan acı ve sonrasındaki iyileşme süreçlerindeki aktif pozisyon haricinde, dövmelerin ve piercinglerin uygulandıkları canlı beden ile bir mana kazanmaları nedeniyle, dövmeli ve piercing sahibi bireyleri sürecin hem öznesi, hem nesnesi olarak değerlendirmek ve bireyleri hem birer sanatçı hem de sanat eseri olarak değerlendirmek mümkündür.
Sanat eserlerinin müzeler veya sanat eserinin özü ile uyumlu alanlarda sergilenebilmesi gerektiğini iddia eden Bell tarafından belirtildiği üzere; dövmelerin sanat sayılabilmesi için diğer sanat eserleri gibi müzelerde kendilerine yer bulabilmeleri elzemdir, ancak deri üzerine yapılmaları ve üzerinde bulunduğu canlının ölümüyle son bulmaları nedeniyle dövmelerin sergilenmesi zorluklar barındırmaktadır.
Dövmelerin sanat eseri olarak ele alınması yönünde adımlar atılmasına neden olan en önemli gruplar ise bizzat dövme sahipleri ve dövme sanatçıları olarak göze çarpmaktadır. Bu dönüşümün sağlanması ise sanat eğitimine sahip dövmecilerin sahneye çıkması sayesinde gerçekleşmiştir. Kosut tarafından belirtildiği üzere; dövmeyi bir sanat formu haline getirmeye çalışan ikinci kuşak dövmecilerin genel özellikleri arasında, üniversite mezunu olmaları, sanat ile ilgili bilgi sahibi olmaları, orta sınıf kökenli olmaları ve orta sınıf habitusuna sahip olmalarını sıralamak mümkündür.
Müşteri düzeyinde artan kaygılar ve sanat eğitimli dövmecilerin piyasadaki yerlerini alması ile dövme imajları da işçi sınıfına ait dövme görsellerinden ayrışmış ve çok daha teknik bir hal almıştır. Kosut tarafından belirtildiği üzere; dövme cemaatinin önemli bir parçasını oluşturan dövmeciler kendilerini belirli bir dönemden sonra “dövme sanatçısı” olarak konumlandırarak dövmenin bir sanat olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine dair tartışmalara da yeni bir yön vermiş oldular. Bu adlandırmanın arka planında yatan nedenlerden bir tanesi de dövmelerin çiziminde meydana gelen estetik anlamdaki yeniliklerdir. Tüm bu gelişmelerin soncunda belirtmek gerekir ki, sanat dünyası tarafından kabul görsün ya da görmesin dövmelerin toplumun çevresinde konuşlanan gruplardan evrilerek merkezde yer alan sanat dünyasının da tartışma kapsamına girmesi dövme alanındaki farklılaşmayı ispatlar niteliktedir.

Etiketler
Mehmet Serhan Tezgeç
dövme sanat mı
dövme ve sanat
dövme sanat mıdır
dövme
sanat ve dövme